SEYİRCİYİ SİNEMAYA KİM DAVET EDER?

Seyirci sinemalarda oynayan filmlerden, önce dergi-gazete reklamları ve duvar afişlerini görerek haberdar olur.


Bu tip resimli film ilanlarına ilk olarak Osmanlı döneminde çıkmaya başlayan sinema dergilerinde rastlarız. Gazetelerin ve dergilerin tanıtım amacıyla kullanılması özellikle 1950’li yıllardan sonra büyük bir artış gösterir. Bu uygulamanın günümüzde de aynı yoğunlukta sürdüğünü söyleyebiliriz. Afişler ise İstanbul’da ilk büyük sinemaların açıldığı 1920’li yıllardan bu yana duvarları süslemeye başlar. Ofset teknolojisinin yaygınlaştığı yıllarda afiş ressamları çoğalır. Film afişleri çarpıcı bir sanat eseri haline gelir. Sinema önlerindeki lobiler, program dergileri ve el ilanları da seyirciyi filmlere çağıran unsurlar arasında yer alırlar. Ama sinemanın bu erken döneminin en çarpıcı “davetkâr”ları sinema fenerleridir. Sinemanın ön cephesini boydan boya kaplayan bu el yapımı dev afişler, en uzak mesafeden bile dikkatleri çekerdi. Bu afişler, elektriğin olmadığı dönemlerde, arkadan fenerlerle aydınlatıldığı için “fener” olarak adlandırılırdı. Sinema fenerlerinin en yaygın olarak kullanıldığı 1930-1960 arasındaki dönemde, zaman zaman bir sinemanın tüm cephesini kaplayan ve hayranlık uyandıran fenerlere rastlanırdı.

Cumhuriyetin ilk döneminde, İstanbul yakasındaki sinemaların fenerlerini Münif Fehim, Beyoğlu yakasındakileri ise Mithat Ağakay yapardı. O dönemde fener ressamı olarak adı geçen diğer kişiler Talat Emin ve Agop Efendi’dir. Büyük mekânlarda yere serilen bezler üzerine resmedilen bu fenerler, zahmetli bir süreçten sonra hazır hale gelirdi. Ressamın becerisi, filmin tanıtımında önemli bir rol taşırdı. Dönemin fotoğrafları bu mucizenin baş tanıklarıdır.

ÜYE BİLGİLERİ
ÜYE OLMAK İSTİYORUM!